02 Ekim 2021 Cumartesi
Çiftçi TV’nin sponsorluğunda gerçekleşen Türkiye’nin en kapsamlı Uluslararası Küçükbaş Hayvancılık Tanıtım Festivali, Bursa’nın İnegöl ilçesinde geçen hafta düzenlendi.
İnegöl belediyesi öncülüğünde ortaklaşa yürütülen festival Çiftçi TV Program yapımcısı Osman Tanju Güneri moderatörlüğünde 24-26 tarihleri arasında düzenlendi.
Festival renkli görüntülere sahne olurken, dereceye giren koçların üreticilerine ödülleri verdi. Festivale Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçiler akın ederek yoğun katılım sağladılar.
İnegöl Küçükbaş Hayvan Damızlık Üreticileri Ve Yetiştiricileri Derneği’nden (İKDER) Kürşat Kaplan ve Erdem Çalışkan, Çiftçi TV ailesine anlamlı bir plaket verdi. Plaketi elden teslim alan Çiftçi TV Medya Başkanı Tarık Çanak; verilen plaketi alırken, verilen ödülün çok anlamlı olduğunu belirtti ve her zaman besicinin, üreticini yanında oldukları mesajını verdi.
Afyonkarahisar’da yaşadığı köyü soyup soğana çeviren ve buğday dahi çalan şahıs jandarmanın başarılı takibi sonrası yakalandı. Olay, kent merkezine bağlı Kozluca köyünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, köyde yaşayan A.K., isimli şahıs evinin garajındaki buğday, anahtar takımı ve tarım aletlerinin çalındığını jandarmaya bildirerek yardım istedi. İhbar üzerine bölgeye gelen Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekipler olayla ilgili inceleme başlattı.
Ekipler yaptıkları araştırma ve tanık beyanlarından yola çıkarak hırsızlık olayını aynı köyde ikamet eden M.K., isimli şahsın gerçekleştirdiğini belirledi. Şahsı gözaltına alan jandarma şüphelinin 2 adet traktör orta kol demiri, 12 adet anahtar seti, 2 adet traktör aynası, 62 adet elektrot, 13 adet anahtar, 2 adet römorku yan kapağı ve 1 adet çeki demirini çaldığını ve bunları Çıkrık beldesinde hurdacılık yapan M.Ö. isimli şahsa sattığını tespit etti. Olayın ardından M.K. ve M.Ö., isimli şahıslar jandarma tarafından gözaltına alınırken, işlemlerinin devam ettiği bildirildi.
Kaynak: İHA
Yanan alanlar için 252 milyon fidan toprakla buluşacak. “Değişen İklim, Dönüşen Tarım: İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı”nın İzmir’de düzenlenen ilk toplantısında konuşan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, “Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması ve mevcut ormanlarımızı genişletilmesi için çalışmalarımız hızla devam ediyor. İlk yağmurların başlamasıyla birlikte ekim-kasım aylarından itibaren yılsonuna kadar Geleceğe Nefes kampanyası ile her bir vatandaşımıza 3’er adet olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacağız. İnşallah yaraları sarağız ve yanan alanları tekrar ağaçlandırarak yeşil vatanın bir parçası haline getireceğiz” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün iklim değişikliğinin tarımsal üretime, suya ve ekosisteme etkilerini değerlendirmek ve çözüm önerilerini masaya yatırmak amacıyla düzenlediği, “Değişen İklim, Dönüşen Tarım: İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı” serisi İzmir’den başladı. Bakanlığın merkez ve taşra birimlerinin yanı sıra, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) temsilcilerinin, ilgili sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katılımıyla Şanlıurfa ve Ankara’da da gerçekleştirilecek çalıştayın açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, tüm dünyanın küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini ciddi boyutlarda hissettiğini vurguladı. İklim değişikliğiyle mücadelede ormanların hayati bir rol üstlendiğini kaydeden Bakan Pakdemirli, “Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması ve mevcut ormanlarımızı genişletilmesi için çalışmalarımız hızla devam ediyor. İlk yağmurların başlamasıyla birlikte ekim-kasım aylarından itibaren yılsonuna kadar Geleceğe Nefes kampanyası ile her bir vatandaşımıza 3’er adet olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacağız. İnşallah yaraları sarağız ve yanan alanları tekrar ağaçlandırarak yeşil vatanın bir parçası haline getireceğiz. Bu vesileyle orman yangınlarında şehit olan tüm personelimizi bir kez daha rahmetle anıyor ve yeşil vatanı korumak için canı pahasına mücadele eden orman kahramanlarımıza minnetlerimi sunuyorum” diye konuştu.
“Tercih değil, zorunluluk”
Tarım ve Orman Bakanı BekirPakdemirli, iklim değişikliğinin bölgelere göre sel, kuraklık ve orman yangınları olarak karşımıza çıktığını belirterek, “Tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bakanlık olarak başta tarım olmak üzere eylem planlarımızı tek tek hayata geçirerek geleceğimize sahip çıkıyoruz” diye belirtti.
“İklimden daha hızlı değişmek zorundayız”
İklim değişikliği nedeniyle şiddetli fırtınalara, aşırı yağışlara, yoğun ısı dalgalarına ve uzun kuraklıklara daha sık şahit olunduğunu belirten Bakan Pakdemirli, “Son 50 yılda, sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Son 10 yılda küresel afetlerin yıllık zararı 170 milyar dolara ulaştı. Eğer tedbir alınmazsa, 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağı, nüfusun yarısının ise susuzluk riski yaşayabileceği öngörülüyor. Tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050’ye kadar verimde yüzde 10 ila yüzde 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Ayrıca, iklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. Her geçen gün geri dönülemez bir noktaya doğru ilerliyoruz. İklimden daha hızlı değişmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, iklim değişikliğine seyirci kalacak bir ülke değil”
Türkiye’de de iklim değişikliğinin bazı bölgelerimizde aşırı yağış ve sel afeti, bazı bölgelerimizde kuraklık, bazı bölgelerimiz de büyük orman yangınları olarak karşımıza çıktığını ifade eden Bakan Pakdemirli, şunları söyledi: “Ülkemizde meteorolojik ve tarımsal kuraklık riskimiz giderek artıyor. Türkiye’de ilk 8 ayda uzun yıllar sıcaklık ortalaması 14 derece iken, bu yıl aynı dönemde ortalama sıcaklık 15,7 derece olarak gerçekleşti. Yağış miktarında ise bu yılın ilk 8 ayı itibarıyla uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 6’nın üzerinde bir azalma, tarım dönemi kapsamında ise yüzde 21’lik bir azalma yaşandı. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak. Suyumuzun dörtte üçünü kullanan tarım, bu süreçten en fazla etkilenecek sektörlerin başında geliyor. Yapılan araştırmalara göre iklim değişikliği nedeniyle ülkemizde 2050 yılına kadar tarımsal verimlilikte yüzde 2 ila 13 arasında azalma olacağı öngörülüyor. Önümüzdeki süreçte afetlere daha çok maruz kalacağız. Elbette Türkiye tarımıyla, sanayisiyle büyümeye ve gelişmeye devam edecek. Ancak bu büyümeyi kaynakları tüketerek değil, doğru yöneterek, çevreyi koruyarak ve sera gazını azaltan üretim yöntemlerini hızlıca uygulamaya alarak gerçekleştirmemiz hayati önem taşıyor. Türkiye iklim değişikliğine seyirci kalacak bir ülke değildir.”
“TARSİM sayesinde çiftçilerimiz geleceğe güvenle bakıyor”
Kuraklığın etkilerini en aza indirmek amacıyla 81 il için hazırlanan ‘Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nın başarıyla uygulandığını belirten Bakan Pakdemirli, şöyle devam etti: “Kuraklık riskine karşı ürünlerin gelişimlerini izliyor, sulu ve kuru tarımda süreci planlıyor ve kuraklığa karşı alınacak tedbirleri belirliyoruz. Bugüne kadar araştırma enstitülerimizde kuraklığa toleranslı 42 buğday ve 19 arpa çeşidi geliştirip tescilini yaptık. Kuraklığa dayanıklı çeşitlere ait tohumlukları kullanarak üretim yapan çiftçilerimizin desteklenmesine yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Ayrıca, kuraklığın etkilerini en aza indirmek için üreticilerimize yönelik birçok destek uygulamasını da devreye alıyoruz. Bu yıl bazı bölgelerimizde yaşanan kuraklık afeti nedeniyle kuru şartlarda hububat ve bakliyat üreticilerimize, verim kaybı oranına göre dekara 30 ila 100 TL arasında destek ödeyeceğiz. Kuraklık, don, sıcak rüzgâr, sıcak hava dalgası, aşırı yağış gibi riskleri sigorta kapsamına alan TARSİM, üreticilerimiz için oldukça önemli bir uygulama. Bu yıl TARSİM kapsamında toplam 1,6 milyar lira hasar tazminatının 800 milyonunu ödedik. Hasar tespitlerinin bitmesi akabinde kalan tazminatlar da üreticilerimize ödenecek. Hasar ödemeleri içinde kuraklıktan zarar gören 43 ilimizde 14 bin 213 üreticiye toplam 214 milyon lira hasar ödemesi yaptık. TARSİM sayesinde çiftçilerimiz geleceğe güvenle bakıyor.”
1. Su Şurası
Tarımın can damarı olan su konusundaki yatırımlarda önemli bir mesafe alındığını da belirten Bakan Pakdemirli, son 19 yılda cumhuriyet tarihinde yapılanların 2 katından fazla olan 600 barajın hizmete alındığını söyledi. Sulama projelerinde su kaybını azaltan modern sistemlerin payını yüzde 6’lardan yüzde 29’a yükselttiklerini ifade eden Bakan Pakdemirli, “Hedefimiz, inşaatı devam eden projeler tamamlandığında bu oranı yüzde 90’ların üzerine çıkarmaktır. Cumhuriyet tarihinin ilk Su Şurası’nı Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğiyle 30 Mart’ta başlattık. Su Şurası kapsamında ilgili tüm paydaşlarla birlikte suyumuzun geleceğini konuşuyor, hedeflerimizi ortaya koyuyor ve yol haritamızı belirliyoruz. ‘Su vatandır’ diyoruz. Su konusunu 1. Su Şurası’nda A’dan Z’ye masaya yatırdık. Ekim ayında şura sonuç belgesi ve eylem planımızı açıklayarak aksiyonlarımıza başlayacağız” sözlerine yer verdi.
Kaynak: İHA
Antalya’nın Kumluca İlçesinde domates, biber ve patlıcan gibi sebzelerde üretim maliyetleri artınca çiftçiler, alternatif türler üretmeye başladı. Örtü altı sebze üretim merkezlerinden Kumluca İlçesinde, ejder başta olmak üzere mango, muz, phisalis, Passiflora gibi tropik ürünlerin üretimi giderek artmaya başladı. Üretimi kolay olan ürünlerin, çiftçiye de bir masrafı olmuyor. Çiftçiler, domates, biber ve patlıcan gibi diğer sebzelere göre daha çok gelir getirdiği için tropik meyve sebzeler üretmeyi tercih ediyor.
“Çiftçiler alternatif çeşitlere yöneldi”
Örtü altı sebze üretim merkezlerinden Kumluca’da, birçok ürünün Türkiye’nin başka bölgelerinde de üretildiği, sebze ve meyvelerin hasat tarihi aynı mevsim veya aynı aya rast geldiği için arz fazlalığı meydana getirdiğinden çiftçilerin alternatif ürünlere yöneldiğini belirten Tarım ve Orman İlçe Müdürü İsa Akşit, “Kumluca ilçemiz örtü altı tarım merkezlerinden birisidir. Bölgemizde, genel olarak domates biber ve patlıcan gibi sebzeler yetiştirilmektedir. Fakat Türkiye’nin birçok bölgesinde artık bu tür yetiştiricilik yapılıyor. Aynı dönemde aynı ürünler yetiştirildiği için çiftçilerimize biraz daha ekonomik açıdan olumsuz yansıyor. Daha az gelir getiriyor. Bu nedenle çiftçilerimiz alternatif ürün arayışına girdiler. Bunlardan en önemlisi Ertan Parçaoğlu’nun buraya Güzören Köyünde yapmış olduğu 4 dekarlık alanda mango yetiştiriciliğidir. Mango yetiştiriciliği sayesinde çiftçilerimiz farklı ürünlerle tanışacak. Gelirleri diğer ürünlere göre biraz daha yüksek olacak” dedi.
“4 dönümlük serasında 2 çeşit mango üretimi yapıyor”
4 dekarlık alanda mango üretimi yapmaya başladığını belirten Ertan Parçaoğlu, “Meyvesi iri ve yeşil olan çeşit Keyt, küçük ve kırmızıya yakın renkte olan türün çeşidini bilmiyorum. Küçük olan çeşit daha çok meyve veriyor. Lezzeti de iri ve yeşil olandan daha iyiydi. Ama yeşil ve iri olan mangonun ömrü 1 ay, küçük ve kırmızı olan çok meyve veren mango türünün raf ömrü ise 1 hafta ” diye konuştu.
“Türkiye’nin her yerinde Kumluca’daki gibi tarım yapılsa hiçbir tarımsal ürünü ithal etmek durumunda kalmayız”
Kumluca Kaymakamı Uğur Kolsuz, “Şu anda Antalya’nın Kumluca İlçesinde, Bir ejder meyve bahçesindeyiz. Uzak doğu meyvesinin denemesini yapmışlar burada. Çok da başarılı olmuşlar. Bol bereketli kazançlar diliyorum. 30 yıllık meslek yaşamımın 25 yılında Türkiye’nin birçok yerinde görev yaptım. Ama şunu iftiharla söyleyebilirim ki Kumluca da yılın 10 ayında çok profesyonel ve çok iyi bir şekilde yapılmakta. Ziraatçı arkadaşlarımla da bir araya geldiğimde sürekli dile getiriyorum. Burada ki gibi Türkiye’nin her yerinde böyle tarım yapılsa Türkiye hiçbir tarım ürününü dışarıdan ithal etmek durumunda kalmaz” şeklinde konuştu.
“Birçok köyde kahvehane yok”
Kumluca ilçesinde vatandaşların tarımsal alanlarda çalışmaktan kahvehaneye ayıracak zamanları olmadığı için birçok mahalle ve köyde kahvehane olmadığını belirten Kumluca Kaymakamı Uğur Kolsuz, “Mahallelerimizi, köylerimizi gezdiğimiz zaman şaşırtıcı şeylerle, durumlarla karşılaşmaktayım. Sosyolojik bir durum, insanlar sürekli çalıştığı için bizim bazı köylerimizde kahve yok. Şu anda elimizde gördüğünüz ejder meyvesi de alternatif ürünler kapsamında. İlçemize getirilen ve dikimi yapılan yaklaşık 3 dönüm alanda 2 yıl içinde çok başarılı bir şekilde üretimi yapılan direk yurt dışına ihraç ediliyor. Çiftçilerimizin ifadelerine göre diğer sera ürünlerinden verimli olduğunu öğrendik. Daha çok gelir getirmesi bundan sonra üretimini yapacak çiftçilerimiz içinde teşvik edici gelişmeler. Bugün burada bulunmamızın sebebi, bu tür ürünleri yerinde görmek. Az önce bir mango bahçesini gördük. Mango bahçesi de yine tropikal meyve bahçesi, deneme amaçlı yapılmış. Mango bahçesinde de kısa sürede güzel sonuçlar elde edildiğini gördük” ifadelerini kullandı.
“Tropik meyvelerin denenmesinde kurum, STK ve üniversitede işin içinde olacak”
Kumluca’nın yılın 10 ayı tarım yaptığını belirten Kumluca Kaymakamı Uğur Kolsuz, “İlçe Tarım, İlçe Ziraat Odası, ilçe Ticaret Odası ve üniversite de bundan sonra bu deneme üretimlerinin içinde olacak. Tarımın başkenti dediğimiz Kumluca, yılın 10 ayı tarım yapmakla bunu gösteriyor. Alternatif ürünler de önemli bir aşama kaydedeceğine inanıyorum. Bol bereketli kazançlar diliyorum” dedi.
“Domates biber ve patlıcan da dönüm maliyeti 25 bini geçti”
İşçi, koruyucu ve besleme ürünlerinin artmasından dolayı geleneksel sera üretiminin yapılamaz hale geldiğini belirten Ejder üreticisi Ercan Tuncel, “2020 Ağustos’unda ilk hasadını yaptım. İlk hasadımı 2 ton olarak yaptım. Bu yıl 3.5 ton meyve hasat ettik. Şimdi üzerindeki meyveleri de hasat edince tahminim sezonu 6 ton ile tamamlayacağız. 3. yılı yani yeni sene tam verimli olan yıl olacak. Diğer sebzelerde yıllık 10 Bin lira ilçe gübre maliyeti çıkıyorsa bu üründe bin lira. Dönümdeki masrafımız diğer ürünlere göre 10 da 1 oluyor . Ben ihracatçıya veriyorum. O da İngiltere’ye gönderiyor. Kilosunu ilk hasatta 45 liraya sattım. Geçen hafta ürün bollaştığı için 35 liradan sattım. 3 bin metrekare 5 tane direk var. Her direğin dibinde 4 fidan var. Başka sebzelerimiz de var. Biz yoğunluğu ejder meyvesine verdik. Sebze oldukça masraflı olmaya başladı. Dönüm masrafı 25 Bin liranın üstüne çıktı. İşçi sıkıntımızda var. O yüzden ejder üretimi daha kazançlı” dedi.
Kaynak: İHA
Mersin’in Silifke ilçesinden Balkan ülkelerine günde yaklaşık 50 ton limon ihraç ediliyor. Silifke’de 15 Ağustos 2021 tarihinde mayer cinsi limon hasadına, 1 Eylül 2021 tarihinde de Enterdonat cinsi limon hasadına başlandı. Limon bahçelerinin çoğunluğunu oluşturan kütdiken çeşidi limonun hasadına ise Kasım ayında başlanacağı bildirilirken, 2022 Nisan ayının ilk haftasına kadar limon hasadına devam edilmesi bekleniyor. Silifke ilçesinde 33 bin dekarlık alanda 101 bin ton limon hasadının yapılacağı öğrenildi.
Limon üretiminde Türkiye’de ilk sırada yer alan Silifke’de narenciye sektörü, yöre halkı için en önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyor. Silifkeli tarım işçileri ise sabahın ilk ışıklarıyla birlikte büyük bir zahmetle ağaçtan toplamaya başladıkları limonları sofralara ulaştırmak için çalışıyor. Mersin genelinde limon üretimiyle Türkiye’de ilk sırada yer alan kentte narenciye sektörü, üretim, paketleme ve sevkiyat sürecine kadar her yaştan vatandaş için en önemli gelir kapılarından birini oluşturuyor.
Sezon başında eğer limonda fiyat gerilerse üretici daha sonra piyasaya sürmek üzere depolara alıyor. Üretici ‘yatak’ diye tabir edilen dinlendirmeyle daha iyi bir kazanç sağlamayı umuyor. “Limon fiyatlarımız mayer cinsi dediğimiz ürünü keserek dalında 2 lira 50 kuruştan alıyoruz” diyen ihracatçı Sefa Şişman, “Bahçeden fabrikaya girdiğinde üzerine 2 lira maliyet ekleniyor. İhracata Balkan ülkelerine ise 4 lira 75 kuruş ila 5 lira arasında değişen fiyatlarla satıyoruz. İhracata kalibrajı uymayan ürünlerimiz ise iç piyasaya İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illere gönderiyoruz. İç piyasaya 3 ila 3 lira 50 kuruş arası fiyatlardan satılıyor. Ne yazık ki şöyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Kar elde ediliyor. Ancak kar marjı oldukça düştü. Ürünün ambalaj malzemelerine yüzde yüz zam geldi. Kar oranı düştü. Teşvik beklentilerimiz var. İhracatçılar Birliği ve Tarım Orman Bakanlığımızın yapacak ortak çalışmaları ile birlikte bir teşvik bekliyoruz. Günlük 70 ila 80 ton arası kesim yapılıyor, yaklaşık 45 ila 50 ton arasında bir çıkış sağlıyoruz” dedi.
Kaynak: İHA